•Ne diyorlardı?
Ulus-devlet 19. yüzyıl milliyetçilik çağının ürünüdür.Milliyetçilik ise çağımızda ilkel ve tehlikeli bir düşünce ürünüdür.Ulus-devlet eskimiş olup hantal kurum ve organizasyonlarıyla küresel gelişmelere ayak uyduramamaktadır.Artık yetkilerini şirketlere,bankalara ve diğer sivil toplum örgütlerine devretmeli , klasik görevleri olan güvenlik ve yargı işlerine dönmelidir.Bu nedenle devlet olabildiğince küçültülmelidir.
•Ne diyorlardı?
Ulus-devletin koyduğu ve piyasanın serbestçe çalışmasını engelleyen gümrük duvarları, ekonomik yasalar, tedbirler ve düzenleyici işlemler kaldırılmalıdır.
•Ne diyorlardı?
Ülkelerdeki kamu işletmeleri de haksız rekabet nedeniyle piyasa kurallarının işletilmesini ve piyasanın rekabet esasları içinde oluşumunu engellemektedir.Bu işletmeler hiç zaman geçirilmeden özelleştirilmelidir.
•Ne diyorlardı?
Ulus-devletlerin korumaya çalıştığı ulusal kültür politikaları terk edilmelidir.Artık insanlık daha ileri bir aşamaya geçmektedir.Bu aşamada bütün insanların ortak değeri olan insanlık kültürü ortaya çıkmaktadır.
•Ne diyorlardı?
Devletlerin eğitim politikaları,küresel ekonomi ve ortak insanlık ideallerini gerçekleştireceği, bütün insanların ortak bir dil kullanarak anlaşabileceği düzenlemeleri kapsamalıdır.
•Ne diyorlardı?
Küreselleşmenin yükselen değerleri ise bireycilik,demokrasi, insan hakları, özgürlük ve çevrenin korunması gibi evrensel temel değerlerdir.
Sonuç itibariyle küresel mali sermayenin hedefi, 1980’li yıllarda hazırlanıp 1997 yılında ABD Başkanı Bill CLINTON tarafından imzalanan “Yeni Bir Yüzyıl için Ulusal Güvenlik Stratejisi” çerçevesinde ve kendi çıkarları doğrultusunda dünyayı yeniden şekillendirmek,ulus-devletleri yıkarak yerlerine Yugoslavya’da olduğu gibi küçük ve etkisiz devletçikler oluşturmaktır.
Dünya enerji kaynaklarına ve stratejik diğer kaynaklara el koyarak, dünyada Batı değerlerini egemen kılmaktır.Bunun için gerektiğinde silahlı güç kullanılması kabul edilmiştir.Yugoslavya,Afganistan ve Irak bu strateji çerçevesinde işgal edilmiştir.Büyük Ortadoğu Projesi bu stratejinin uygulama alt planı,küreselleşme ise propaganda unsurudur.
Üzülerek şahit oluyoruz ki; Türkiye bu tuzağa düşürülmüştür. Ekonomisi sallantıda,ulusal bütünlüğü hızla bir ayrışma içerisindedir.
Yıllarca oynanan bu oyunu her ortamda dile getirenler tu kaka edilirken, topluma gelişmenin önündeki engel gibi tanıtılırken,şimdi sadece şunu söyleme gereğini duyuyorum; keşke haklı çıkmasaydık.!
Sonuç olarak; ufuksuz,çağdışı,bencil,savurgan,çıkarcı ve kavgacı siyaset kadroları Türkiye’yi bu noktaya kadar sürükledi.
Ekonomi üretim gücünü kaybederken,gelir dağılımındaki adaletsizlik,sosyal patlamalar riskini beraberinde getirdi. En ufak bir olayda dahi, öfke patlamasının boyutları zehirli bir sarmaşık gibi toplum katmanlarını sarıyor.
Üstelik ülkenin Doğu ve Güneydoğu coğrafyasının bir bölümü devletin denetimi dışına çıktı, çıkıyor.
Küreleşme adına dayatılan herşey, Türkiye’nin hayrına olmadığı gün gibi ortada.
Yine görev yurtsever,ilerici,devrimci insanlara düşüyor.
O zaman; haydi görev başına.!
NOT: AKP Hükümeti tasarruf tedbirlerini açıkladı.Tam komedi.! Güler misin ağlar mısın cinsten. En önemli tedbir, Belediye plaketlerine kısıtlama! Kendilerini kutluyorum.! Böylelikle israfın önüne geçilmiş oldu. Bir yandan maliyeti,oda sayısı dahi bilinmeyen,ancak uzmanlarca 5 milyar liraya mal olduğu söylenen “KAÇAK SARAY” yeni alınan uçak, Diyanet Başkanı’na alınan 1 milyon liralık makam aracı.Başbakan Davutoğlu’nu bu önemli kararları almasından dolayı alkışlıyorum(!).